Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde 3 Ekim 1993 tarihinde evlerinin ateşe verilmesi nedeniyle aynı aileden 9 kişinin yakılarak öldürülmesiyle ilgili olarak Yargıtay’ın bozma kararı sonrası yeniden başlayan Vartinis Davası’nda bugün Kırıkkale 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, 30 yıllık süre dolduğu için zaman aşımı nedeniyle davayı düşürdü. Karar sonrası Muş Baro Başkanı avukat Kadir Karaçelik, “90’lı yılların karanlığının bir parçasıydı. Ağır insan hakları ihlallerinin birinin gerçekleştirildiği en önemli dava dosyalarından biriydi. Bu nedenle insanlığa karşı suçlar kategorisindeydi. Bunu, AİHM’in bu konuda vermiş olduğu kararlarla da ifade etmeye çalıştık ama Maalesef yerel mahkeme bütün bu itirazlarımızı ve argümanlarımızı dikkate almaksızın bu karar vermiş oldu” değerlendirmesini yaptı.
Kamuoyunda “Vartinis Davası” olarak bilinen davada bugün Kırıkkale 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde son duruşma yapıldı. Mahkeme olayın üzerinden 30 yıl geçtiği için zaman aşımı nedeniyle davayı düşürdü.
“90’LI YILLARIN KARANLIĞININ BİR PARÇASIYDI”
Davanın düşürülmesinin ardından, yıllardır mağdur ailenin de avukatlığın yapan Muş Baro Başkanı avukat Kadir Karaçelik, bugün şu açıklamayı yaptı:
“Bugün Kırıkkale’de Vartinis katliamı davası hakkında bir karar verildi. Maalesef zaman aşımından düşme kararı verildi. Bizler, bu vahşi eylemin zaman aşımı kapsamında olabileceğine ihtimal dahi vermiyorduk. Bunu da ifade etmeye çalışıyorduk, tüm hukuksal argümanlarımızla. Böyle gördük. Bizler bu vahşi katliama konu olan Öğüt ailesinin bu eylemi bu planı işleyen faillerle bir uyuşmazlığının olduğunu düşünmüyoruz. Bu nedenle bir plan doğrultusunda işleyen eylemlerden biriydi. 90’lı yılların karanlığının bir parçasıydı. Ağır insan hakları ihlallerinin birinin gerçekleştirildiği en önemli dava dosyalarından biriydi. Bu nedenle insanlığa karşı suçlar kategorisindeydi. Bunu, AİHM’in bu konuda vermiş olduğu kararlarla da ifade etmeye çalıştık ama maalesef yerel mahkeme bütün bu itirazlarımızı ve argümanlarımızı dikkate almaksızın bu karar vermiş oldu.
“AĞIR İNSAN HAKLARI DAVALARINDA CEZASIZLIK POLİTİKASI CİDDİ BİR ŞEKİLDE İŞLETİLİYOR”
Bu ağır insan hakları davalarında cezasızlık politikası ciddi bir şekilde işletiliyor. Biz, bugün de bu cezasızlık politikasının son bariyeriyle karşılaşmıştık. Zaman aşımı mevzusu… Çünkü, dava açtırmayı başarmıştık; çünkü, sanıkları sanık sorgusuna getirtmeyi başarmıştık ama maalesef yargısal makamların süreç içerisindeki yargısal pasifliği, husustaki etkisiz soruşturmalar, taleplerimize karşı gösterdikleri direnci hep birlikte yaşamış olduk. Bu konudaki mücadelemiz devam edeceğiz. Dolayısıyla davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
NE OLMUŞTU?
Muş’un Korkut ilçesine bağlı Altınova beldesinde 3 Ekim 1993 tarihinde baba Nasır Öğüt ve eşi Eşref Öğüt ile çocukları Sevim, Sevda, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Aycan, Cihan ve Cinal Öğüt’ün evleri ateşe verilerek katledilmişti. Dava kapsamında 2 jandarma subayı, bir astsubay ve bir özel harekât şube müdürünün yargılaması yapıldı. 5 Aralık 2013’te Muş Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan davanın ilk duruşmasının ardından Yargıtay mahkemenin talebi doğrultusunda, “güvenlik gerekçesiyle” davanın Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledilmesine karar vermişti. 10 Haziran 2015 tarihli duruşmada savcı mütalaasında sanıklar hakkında 180 yıldan 230 yıla kadar hapis cezası istemişti. Ancak süreç içerisinde sanıkların da firar ettiği ve kırmızı bültenle arandığı bilgi verilmişti.